{ "title": "Cerrahi", "image": "https://www.cerrahi.gen.tr/images/Cerrahi-16.jpg", "date": "21.01.2024 06:11:47", "author": "gökhan gülkal", "article": [ { "article": "
Cerrahi, içinde yer aldığı tıp ilmi ile doğmasına rağmen ancak fizyoloji, anatomi ve patoloji alanlarında gözlenen bilgi artışıyla paralel bir gelişme gösteren bir daldır. Kelime Arapça yaralanma, çürütme ve kabul etmeme anlamlarına gelen cerh'ten türemiştir.

Cerrahi Tarihi Gelişimi

Cerrahinin ilk dönemine bakacak olursak milattan önce 3500'lerde eski Mısır çağında çok önemli cerrahi müdahalelerin yapıldığını görürüz. Papirüsler üzerine yazılan cerrahi tarihinin ilk belgelerine göre eski Mısırlıların omurga, kafatası, yüz ve boyundaki kemik ezilmelerine müdahale ettiklerini anlıyoruz. Daha sonraları hekimliğin babası olarak kabul edilen Hipokrat (M. Ö. 460-377)'ın aynı zamanda ilk büyük cerrah olduğu da bir gerçektir. Apselerin nasıl temizlenebileceğini tarif eden Hipokrat akciğerlerde meydana gelen iltihabın özel bir ameliyatla nasıl dışarı akıtılacağını da öğretmiştir.

M. S. 2. Yüzyılda yaşayan Galien'in fizyoloji ve anatomi dalları üzerinde yaptığı çalışmaların da cerrahinin gelişmesi için büyük faydaları olmuştur.

Eski Türk'lerin teşkilatçı olmaları kadar savaşçı bir millet olmaları yüzünden ordularda yaralananları tedavi edecek kişiler bulundurmaları gayet normal bir durumdu. Uygur Türklerinin kanamaları önlemek maksadıyla geliştirdikleri birtakım ilaçların tarifleri ele geçmiştir. Müslümanlığı kabul ettikten sonra Türk'ler İslam uygarlığının cerrahi bilgilerini de öğrenmişlerdir. Türk İslam medeniyetinin yetiştirdiği cerrahların başında Buharalı büyük bilgin, filozof ve hekim İbni Sina (980-1037) gelir. İbni Sina cerrahi müdahalelerin nasıl yapılması gerektiğini El Kanun Fit-Tıb adlı eserinde en ince ayrıntılarına kadar anlatmış, bunlara ek olarak genel patoloji, anatomi ve fizyoloji üzerine olan incelemelerini açıklamıştır. Yine aynı eserinde, cerrahi müdahaleler sırasında yaşanan ıstırabı önleyebilmek maksadıyla hastayı uyuşturmak veya uyutmak için banotu, afyon, sarı sabır gibi uyuşturucularla şarap verilmesini de tavsiye etmiştir.

Selçuklu devletinde ve sonrasında Osmanlı devletinde de tıbba verilen önemle birlikte cerrahi alanında da faliyetler devam etmiştir. Fatih dönemi hekim ve cerrahlarından Altunizade ve onun talebesi Cerrah Ahi Çelebi (1436-1523) özellikle anılmaya değerdir. Yine aynı çağlarda hekimbaşı ve cerrah Giritli Nuh Çelebi, hekimbaşı büyük Hayrullah Efendi ve İsmail Paşa gibi çok değerli cerrahlar imparatorluk ahalisine hizmet vermişlerdir.

Günümüzde Cerrahi

Modern Türkiye'de operatör unvanını ilk defa Prof. Cemil Topuzlu (1868-1958) kullanmıştır. Modern anlamda ilk ameliyathane de yine bu ünlü Türk doktorunun çabalarıyla faaliyete geçmiştir.

Günümüz Türkiye'sinde beyin, açık kalp ve akciğer ameliyatları gibi pek çok önemli cerrahi müdahale büyük bir başarı oranıyla gerçekleştirilmektedir. Bugün çağımızın son teknolojik imkânlarından faydalanan cerrahi bilim dalı, Genel Cerrahi dışında, Göğüs Cerrahisi, Beyin Cerrahisi gibi alt dallara ayrılmış ve böylece araştırma ve ilerleme imkânları artmıştır.

Özellikle Lazer teknolojisindeki ve robotik cerrahide yaşanan son yeniliklerle kapalı ameliyat olarak tabir edilen müdahaleler hastaların iyileşme sürecini hem çok kısaltmış hem de ameliyat sonrası ağrılar gibi sıkıntıları asgari düzeye indirmiştir.
" } ] }